Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanı Tuğrul Abanoz, yönetime geldikleri günden itibaren verdiği mücadeleyle ve halk yanlısı duruşuyla en çok dikkat çeken siyasetçi olarak öne çıkıyor. Diğer yandan CHP adına basın mensuplarına gönderilen basın metinlerindeki imla garabeti bir iletişim sorunu olarak orta yerde duruyor.
Akçakoca’da, radikal demokratik eylem tarzı ve halkçı muhalefet çizgisinin başarılı örneklerini sergileyen başkan Abanoz’un basına attığı metinlerdeki dil bilgisi hataları o kadar çoğaldı ki, son atılan metni tashih etmenin güçlüğü karşısında, metni kamuoyuna olduğu gibi aktarmayı daha doğru bulduk.
Anlaşılan o ki CHP Akçakoca ilçe örgütünde basın metinleri ya imla kurallarına hakim birileri tarafından yazılmıyor ya da başkan Abanoz çalakalem hazırlayıp basına servis ediyor.
Yapılan dilbilgisi hatalarındaki artış giderek arttı ve ilçe kamuoyuna bir saygısızlık merhalesine kadar geldi. Başkan Abanoz’un bu konuda daha hassas davranmasını, basın metinlerini işinin ehli birilerine hazırlatıp servis etmesini bekliyoruz.
Bu eleştiriyi yaptıktan sonra, CHP ilçe başkanlığı tarafından Akçakoca Huzurevi’nde yaşanan olaylara ilişkin bizlere gönderilmiş yazılı açıklamayı, metnin aslına hiç dokunmadan, olduğu gibi okurlarımıza aktarıyoruz.
İşte Abanoz tarafından gönderilen açıklamanın tamamı….
”YİNEMİ HUZUREVİ?
TAM DA SORUNLAR ÇÖZÜLDÜ DERKEN…
Geçen günlerde Kızılay Sosyal Hizmetler direktörü Sn Gazi Alataş ilçemize geldiler.Geliş nedenleri;Afyon’da üretilen Kızılay maden suları,Ankarada’ki çadır işletmeleri ve yurt genelinde konukevleri ile ilgili Kızılayın yapılandırmaya gitmesi..
Yapılmak istenen,daha profosyenel kadrolar ve kişiler tarafından yönetmek”Şimdiki yöneticilere ne demek istenmiş onun yorumunu da size bırakıyorum”bu kurumlar zarar ediyorsa engellemek,para kazanmalarını sağlamak…
Fakat gözlerden kaçırmaması gereken bazı hususlara dikkat çekmek isteriz.
Size yani çalışanlara üç alternatif sunuyorlar..
…..kendi memleketinde kalmak ve görev yapmak istiyorsan şirket bünyesine geçmek için imza atacak,ileride şirketin hertürlü baskısını,kararını kabul edecek,işten çıkarılma riskini de göze alacaksın.
…..Ya da imza atmayı reddederek Kızılay bünyesinde kalacak,yurdun herhangi bir bölgesine gönderilecek ve orada çalışması istenecek.
….. Tüm bu dayatmalara teslim olursan,nispeten işsiz kalma olasılığını gidermiş olacaksın.Ammaaa teslim olmassan üçüncü seçenek de var..
TAZMİNATINI AL VE ÇIK..
Şu an Akçakoca’da bu imzayı atmayan yada attırılmayan oniki çalışan var.Neye göre belirlendiğini bilmediğimiz.Acaba hükümete yakın olan isimler olabilirmi diye de düşünmüyor değiliz hani.. Diğer onyedi çalışan bu baskılara boyun eğmiş ve risk almış gibi görünüyor.
Şimdi sormamız gereken asıl sorular şu olmalı..
Bu işletmeler gerçekten zararmı ediyor?
Zarar ediyorsa nedenleri nelerdir?
Müsebbibi kimlerdir?
Gönüllülerin yardım ettiği bir kurum ve bağışlarla menkul, gayrimenkul,taşınmazlar la bu kadar variyetli bir kurum neden şirketleşme yolunu şeçti.Zaten her felakette de milletten on lira yardım istiyor,vatandaş kan bağışını yapıyor..
Bunların cevabı ileriki tarihlerde kendiliğinden çıkacaktır.Malesef yine öngörü ile değil yaşayarak göreceğiz.
Kamuoyuna saygılarımla..”
.
News
