Aktif olarak katıldığım ilk yerel seçim, Sayın Ahmet Helvacıoğlu’nun Milli Selamet Partisi’nden Belediye Başkanı adayı olduğu 1977 yerel seçimleriydi.
Reklam panolarının olmadığı, broşürlerin basılmadığı o dönemlerde, bekçiler ile köşe kapmaca oynayarak, yollara, duvarlara slogan yazarak hazırlandık seçime.
Yerel dinamikler öne çıktı; öteki çarşı, beriki çarşı derken, seçimi üçüncü bitirdik.
Sonrasında, 1984 yılında, Anavatan Partisi’nin adayı, rahmetli Mehmet Gündüz’ün peşinde koştuk.
Toplumun kucaklaştığı bir dönemde, muhalefetin dedikodulardan sonuç çıkartmaya çalışması işe yaramadı; herkes iktidarda bir yer kapmaya çalıştı.
Afet İşleri Daire Başkanı ile askeri darbe sonrası seçimi kazandık.
1989 yılında Anavatan Partisi’nin adayı Sayın Sefer Akkaya ile beraber, mahalle mahalle koşturduk. Her eve mektup ulaştırdık.
Önceki dönem Belediye Başkanının, su, kanalizasyon, şehir planı gibi şehrin ana sorunlarını çözerken, vatandaşın ayağına değen çamurun nedenini anlatamadık.
Yerel yönetimlerde deneyimli, Sakarya Köy Hizmetleri Müdürü ile seçimi kaybettik. İkinci sıradan Belediye Meclis Üyesi seçildim.
1994 yılında Refah Partisi adayı Sayın Osman Çakır’ı (Büyük Osman Çakır) destekledim.
Radyo programları, bayrak yarışları, konvoy rüzgarları ile oy kullandık.
Türkiye’de Refah Partisi rüzgarının estiği günlerde, anti turizm propogandasına önlem alamayınca üçüncü olduk.
Her iki seçimin birlikte yapıldığı 1999 yılında, milletvekilli aday adayı olduğum Fazilet Partisi’nin adayı Sayın Hüsamettin Kaya ile etkili siyaset yaptık.
Seçimin son gecesi sülaleler arası görüşmeler, etnik dinamikler sonucu etkiledi, ikinci olduk.
Türkiye’de AK Partili olan ilk belediye meclis üyesi o seçimde seçildi.
2004 yılında, ikinci sıradan İl Genel Meclisi Üyesi adayı olduğum seçimlerde, AK Parti’nin adayı Sayın Nazmi Çiloğlu ile beraber koşturduk.
Tükenmekte olan siyasete kan verdik.
Tecrübeli siyasetçi, eski milletvekili ile seçimi kazandık.
2009 yılında, birinci sıradan İl Genel Meclisi Üyesi adayı olduğum seçimlerde, ikinci defa AK Parti’nin adayı olan Sayın Nazmi Çiloğlu ile “Yola devam!” dedik.
Millet “Bir dakika!” dedi.
Her türlü riske rağmen genel siyasi konjönktorün hesabını sordu.
Akçakoca’da iktidarı kaybettik.
2014 yılında ilçe başkanı olarak, Ak Parti’nin adayı Sayın Cüneyt Yemenici ile birlikte yine halkın içinde olduk.
“Nerde kalmıştık!” diyerek, milletten yetki aldık.
Velhasıl son 40 yılda, aktif olarak Akçakoca’daki her yerel seçimin tam ortasında oldum.
Sekiz seçimin üçünü kazanan, üçünde ikinci, ikisinde üçüncü olan tarafta bulundum.
Kazanmayı da tattım, kaybetmeyi de anladım.
Bunları size niye mi anlatıyorum?
Bu süreçlerde neler yaşadım, neler…
Neler gördüm neler…
Siyaset denince dava, iktidar görününce koltuk, mertliği bozuyor.
Gönüllülük esasına dayanan siyaseti; Hakk’a, halka, davaya hizmet yolunda, varını yoğunu, tüm enerjini, ailene sevdiklerine ayırdığın tüm zamanı alırken büyük bedeller ödettiğinden, herkese tavsiye etmek elbette kolay değil ama, öyle haketmeyene, hazmedemeyene bırakılacak bir şey de değil.
Vatan millet diyenler, sabahlara kadar senaryo yazıp, gece yarılarına kadar uygulamaya çalışsalar da, millet yanlışta ittifak etmiyor.
Çalışan, anlatan, koşturan, güven veren, umut ettiren kazanıyor.
“Seçim nasıl kaybediliyor?” derseniz,
Hani atalarımız demiş ya:
“Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür!”
Yani insan unutur.
Şahısları unutabilirsin; hatta olayları, mekanları, zamanı da…
Bir insanı da unutabilirsin; hatta onun sana yaptıklarını da…
Ama o insanın sana neler hissettirdiğini asla unutamazsın!
İşte o hisler sonucu belirliyor.
Kalın sağlıcakla…
News
