Akçakoca huzurevinin yıkılmasıyla ilgili açıklamaları duyunca aklıma ilk gelen şey, Akçakoca’nın ne denli sahipsiz bir ilçe olduğu fikriydi.
Anlaşılan o ki bu sahipsizlik nedeniyle Akçakoca’nın önemli bir moral değeri olan huzurevi binası yıkılacak ve yenisi de buradan başka bir yere yapılacak.
Bu kanaate nereden mi vardım?
Önce huzurevinin yıkılacağı duyumlarını yerel medya organlarımızda haber yaptık. Ardından Vali bey bir açıklama yaparak, gerekenin yapılacağını söyledi ama yetkinin Kızılay’da olduğunu hatırlatarak.
Vali beyin son açıklaması ise geçtiğimiz hafta içinde, Akçakoca’nın siyasi parti ilçe başkanlarıyla yaptığı toplantıda oldu.
O toplantıda, sayın Vali’nin binanın aynı yere yapılacağını söylemesi içimizi rahatlatsa da, Vali beyin sözlerinin bu meselede ne kadar bağlayıcı olduğu da ayrı bir soru işareti.
Haberlerin ardından geçtiğimiz hafta Akçakoca’ya gelen Kızılay Genel Müdür vekili, Vali beyin anlattıklarının çok uzağında şeyler söyledi. Yapılan açıklamalar maalesef, içimizi yeniden kurtların kemirmesine yol açan türdendi.
Müdür yardımcısı özetle, huzurevi binasının deprem testinden geçemediğini, binanın büyük ihtimalle güçlendirmek yerine yıkılacağını bir şekilde söyledi ama devamında neler olacağıyla ilgili net açıklamalar yapmadı.
Müdür yardımcısının anlattıklarından benim anladığım şu: Huzurevi binasının Akçakoca’da yeniden yapılması için Kızılay genel merkez yönetimini etkileyecek güçlü bir iradeye ihtiyaç var.
Hiç birbirimizi kandırmayalım… Huzurevi binası yıkılacak ve eğer bizler ilçe halkı olarak siyasetçilerle, STK’lar ve yerel yöneticilerimizle el ele vermezsek bina bir daha buraya yapılmayacak.
Genel Müdür yardımcısı, bina yıkılacağı için yaşlı misafirlerimizin geçici olarak İstanbul Kartal’a taşınacağından da söz etti. Belli ki arkasından da Akçakoca’ya yeni bir bina yapılmasına gerek yok açıklamaları gelecek. Ve huzurevi binamızın Akçakoca hikayesi bu şekilde son bulacak.
Huzurevi binasının yıkılacağı araziye gelince… Geride kalan deniz manzaralı arazi, rantabl olduğu için kimlerin iştahını kabartıyorsa, muhtemelen onların ultra lüks projeleriyle değerlendirilecek.
Soruyorum o müdür yardımcısına… Huzurevi binası sizin malınız mı ki onun üzerinde hoyratça kararlar alabiliyorsunuz?
O bina, zamanında Yaşlılar Konuk evi yapılması şartıyla, kurumunuza Akçakocalılar tarafından bağışlanmış bir binadır. O şarta aykırı yıkım tasarrufunuza bağışçıların varislerinin müsaade edeceklerini mi sanıyorsunuz?
O huzurevinde kalan 41 yaşlı, Akçakoca’yı çok sevdikleri için istediğiniz şartları yerine getirip, çok sayıda mülklerini size hibe etmediler mi?
Onlar, mülklerini ve paralarını, siz onları kaos ve keşmekeşin başkenti olan İstanbul’a sürgün edin diye mi bağışladılar acaba?
Devrek’ten gelen Karalar çifti örneğin… Bu çift, sırf ömürlerini Akçakoca’da tamamlamak için size 22 tapu bağışlamadı mı?
Havasına, denizine, dost canlısı insanına tutuldukları için Akçakoca’yı tercih eden bu insanlara, ömürlerinin son demlerini zehir etmeye sizin ne hakkınız var.
Yaşlı konuklarımızın Belediye başkanından yardım isterken sarf ettiği sözler, siz o hıçkırıkları duymasanız bile herkesi ağlatmaya yetti.
‘’Biz, burada ölelim, cenazemiz de Akçakoca’da gömülsün diye bağışlarımızı yaptık’’ dedi o yaşlılar, gözyaşlarına boğulup Okan Yanmaz’a sarılarak.
O bina sizin malınız değil sayın Kızılaycılar. O arsa Akçakocalıların bağışı. Orada kalan yaşlılar son günlerini bizimle paylaşmak için size büyük bağışlar yapan ninelerimiz – dedelerimiz. Onların her biri bizim ailemizin büyüğü artık, her biri fahri Akçakocalı.
Elinizi, büyük ailemizin huzurunun üzerinden çekin.
Bizim olanı, bizimle birlikte yaşamaktan mutlu olanı, yaşlı misafirlerimize severek hizmet eden bizim çalışanlarımızı huzursuz etmeyin.
Yol yakınken bu yanlıştan dönün.
.
News
