10 Şubat 1954 tarihinde kurulan Cumhuriyetçi Millet Partisi, 16 Ekim 1958’de Türkiye Köylü Partisi ile birleşerek, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi adını almıştır.
11 yıl sonra, 08 Şubat 1969 tarihinde yapılan genel kurulda adını MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ olarak değiştiren CKMP, ambleminin de üç hilal olmasına karar vermiştir.
O günden bu güne siyaset yapan MHP, 65 yıllık tecrübeli bir partimizdir.
1999 seçimlerinde %17,98 oy oranıyla çıkardığı 129 milletvekili, siyasi tarihinin en yüksek başarısı olmuştur.
Gençlik yıllarımda, MHPli ve ülkücü olduğunu iddia eden arkadaşlarla “Türk müsün, Müslüman mısın?” sorusuyla başlardık tartışmaya.
Her seferinde “Hem Türk, hem de Müslümanız” denildiğinde, ısrarla “Ama önce hangisi?” gibi anlamsız bir soru ile devam eden tartışmalarımızın tümü, ilim, bilim ve gelişmeye ilişkin hiçbir fikir ihtiva etmeden, bir proje ortaya koymadan biterdi.
Hele bir keresinde iki arkadaş “yer tengrisi, gök tengrisi” diye konuşmaya başlayınca sesimi kestim; ders çalışmayı bahane ederek oradan ayrıldım.
Uzun yıllardır adı üzerinden çağrıştırdığı milliyetçiliği, Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan insanların tek millet olma ülküsünü, bir türlü ifade edemedi MHP.
Teşkilatlarında yetkili olanların ve kendisini MHP ile özdeşleştiren partililerin yaptıkları konuşmalar ve toplum içindeki yaşantıları toplumun önemli bir kesimini sürekli ürküttü.
Hatta özgürlüğü savunan fikir akımlarına karşı duruşları, statükoyu savunmaları, toplumun değişimine karşı oluşları en büyük handikapları oldu.
MHPli bir dostum, “Biz devlet partisi görünümünden kurtulamazsak iktidar olamayız!” demişti.
Daha sonra MHP’den belediye başkanlığı yapan arkadaşımın ne demek istediğini şimdi daha iyi anlıyorum.
Özellikle 15 Temmuz kanlı darbe girişiminden sonra, toplumu kucaklayan politikalar üretmeye başlayan MHP’nin içinde ciddi tartışmalar yaşandı.
Bunun sonucu olarak, toplumda karşılığı olmayan siyaset anlayışındaki yöneticilerin partiden ayrılması, MHP’nin güven kazanmasına neden oldu.
Çünkü İslâmî gelenekleri eleştiren, kendinden olmayanlara tahammülü olmayan, alt kimlik üzerinden etnik milliyetçiliği ön planda tutarak, toplumu alt kültürlerle ayrıştıranlar partiden ayrıldı.
7 Haziran 2015 seçimlerinde 7 milyon 500 bin oy olan partinin, 1 Kasım 2015 seçimlerinde 5 milyon 800 bin oy aldıktan sonra tam ortadan ikiye bölünmesine rağmen, 24 Haziran 2018 seçimlerinde 5 milyon 550 bin oy alarak 49 milletvekili çıkarması herkes için sürpriz oldu.
Bunların yanında, ülkenin yönetilemez hale geldiği 2002 yılında, koalisyonu bozarak seçim kararı alınmasında,
2007 yılında krize dönüştürülen Cumhurbaşkanı seçiminde 367 garabetinin karşısında durarak, Sayın Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesinde,
7 Haziran 2015 seçimleri sonrası, başbakanlık tekliflerini red ederek, koalisyon kurulmasının engellenmesinde,
FETÖ/PDY terör örgütünün karşısında net duruşu ile, 16 Temmuz 2016 tarihindeki Yenikapı Mitingi’nden itibaren ülkenin bekası adına AK Parti ile birlikte hareket edilmesinde,
2017 yılında “Fiili duruma hukuki boyut kazandırmak gerek!” diyerek Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için anayasa değişikliğine destek verilmesinde, referandumda da “Evet” tarafında olunmasında,
24 Haziran 2018’de erken seçime gidilmesinde ve Cumhur İttifakı kararları ile kritik dönemlerde ülkenin önünü açan politikalar uygulanmasında büyük payı olan MHP, milletin güvenini kazanmaya başlamıştır.
Yerelde de ittifak arayışlarını sürdüren MHPli aday adayları ile AK Parti’nin aday adaylarından nasıl bir elbise çıkacağını ben de bilemiyorum.
Hizmet odaklı siyasetçinin yetişmediği son yıllarda, MHP’nin yetiştirdiği siyasetçiler ile AK Parti’de siyaset yapan adayların rekabeti, yerel seçimlere renk katacak gibi gözüküyor.
Umarım birbirine en yakın dünya görüşüne sahip iki partinin ittifakı, toplumun birlik beraberliğine, ülkenin geleceğine olumlu katkılar sağlar.
Diğer partileri de haftaya konuşmak üzere,
Sağlıcakla kalın…
News
